Hasan Küçük "100. Yılında Mübadele ve TÜRK - YUNAN İlişkileri Kongresi"nde konuştu

    Hasan Küçük "100. Yılında Mübadele ve TÜRK - YUNAN İlişkileri Kongresi"nde konuştu

     

    Gümülcine, 22.05.2022

    Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Genel Başkanı Hasan Küçük21.05.2022 tarihinde Samsun'da Karadeniz Rumeli Dernekleri Federasyonu tarafından düzenlenen "100. Yılında Mübadele ve TÜRK - YUNAN İlişkileri Kongresi"ne katılıp açılış konuşması yaptı.

    Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Genel Başkanı Hasan Küçük'ün kongre açılış konuşmasının tam metni;

    "Saygıdeğer konuklar, değerli kongre katılımcıları,

    Öncelikle Batı Trakya Türk Azınlığı ve Türkiye’de yaşayan Batı Trakya Türklerinin çatı kuruluşu 75 yıllık çınar, Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Genel Başkanı olarak hepinizi saygı, sevgi ve hürmetle selamlarım.

    Bizim için ayrılmaz birer bütün olan doğduğumuz vatanımız Yunanistan ve anavatanımız Türkiye Cumhuriyeti arasındaki yakın komşuluk ilişkileri ve yüz yılları içeren sıkıntılar, sorunlar ve çözüm yollarına yol haritası gösterecek konuların ele alınacağı bu kongrenin çözüme yönelik bir yol haritası çıkarmasını temenni ederek saygılarımı sunuyorum.

    Tarih boyunca Türk- Yunan İlişkileri ve sonrasında da mübadele ile gelişen süreç iki ülke ilişkileri açısından çok büyük önem arz etmekte ve daima güncelliğini korumasının dışında zaman zaman da sıcak gelişmelerin yaşandığı bir husustur.

    Bunun yanında özellikle Batı Trakya Türkleri bu sıcak gelişmelerden hep etkilenmiş, her zaman bedel ödeyen taraf olmuş ve günümüzde de aktif şekilde etkilenmeye devam etmektedir.

    Yüz yıllık süreç şöyle bir değerlendirildiğinde kısa süreli iyi ilişkiler söz konusu olsa da genellikle gerilimli ve iniş-çıkışlı bir durum söz konusudur.

    Türkiye ile Yunanistan arasında yapılan mübadele/nüfus değişimi konusu Balkan Savaşları döneminde ortaya çıkmıştı, fakat akabinde 1. Dünya Savaşı, Anadolu’nun işgali ve Kurtuluş Savaşı nüfus değişimini bir müddet ertelemiştir.

    Türk Kurtuluş Savaşı sonrası imzalanan Lozan Antlaşması ile gerçekleşen barış, bir yandan sınırları çizerken bir yandan da büyük bir göçün resmi olarak başlangıcı olmuştur. Bu süreçte neler yaşanmıştır, tarih nasıl acılara tanıklık etmiştir, hala bilim insanları araştırıyor, inceliyor ve bilimsel çalışmaları bizlerle paylaşıyorlar.

    Peki ya hiç anlatılmayanlar, kayda geçmemiş olanlar, ya da kayda geçirmeye değer görülmemiş olanlar?

    Sosyal bilimlerin popüler konuları arasında yer almayan yaşanmışlıkların, acıların hiķâyesidir nüfus değişimi ya da mübadele hikâyeleri.

    Yunanistan tüm alanlarda olduğu gibi kendine emanet edilen Müslüman Türk Azınlığını da tarihi hislerine alet ederek her türlü baskı ve yıldırma politikasını uygulamıştır. Bu bağlamda da Yunanistan’a göç eden Rumlara yer açmak için Yunanistan’daki Türk Müslüman halkı ülkeyi terk etmeye zorlamıştır. Mal, can ve namus güvenliği ihlal edilen Türklerin yaşadıkları insanlık dışı zulmün acıları yüz yıl sonra bile hissedilmektedir.

    Yunanistan “Pan Hellenizm” idealiyle hareket ederek Anadolu’dan göç eden Rumları Batı Trakya’ya yerleştirmiştir. Bu nedenle de Müslüman Türklerin ülkeden kovulmaları ya da göç etmeleri için oldukça acımasız davranmıştır. Türklerin evlerine, mallarına el konmuş ve bölgedeki Müslüman Türk nüfusun çoğunluk durumunu da eritmek amacı güdülmüştür. Yüz yıl sonra bugün bile Yunanistan bu amacını hala taşımaktadır. Bunu 1980’li yıllarda Andreas Papandreu iktidarında Sovyetler Birliği’nden Yunanistan’a getirilen göçmenlerin Batı Trakya’da Türk malları istimlak edilerek bölgeye yerleştirilmelerinde ve yine son dönemde Rodop Milletvekili Evripidis Stilyanidis’in söylemlerinde görmekte ve duymaktayız. Demografik yapının değişmesi, Türklerin bölgedeki çoğunluğunun eritilmesi, fiziki ve sosyal baskılar bu hesapların başlıcalarıdır.

    Bu söylemlerimin en somut ispatı da 1923 yılında Lozan Antlaşması imzalandığında Batı Trakya’daki toprakların %84’ü Türklerin tapulu malı iken günümüzde bu oran %21’lere kadar gerilemiştir. Yine Batı Trakya’daki arazilerinde Türk Vakıf mallarının payı %37-38 civarında iken bugün bu oran yok hükmündedir ve %1’lere kadar gerilemiştir.

    Yüz yıldır hatta daha uzun bir süredir değişmeyen Yunan milli politikası bugün daha acı gerçekler ve asimilasyon oyunları ile devam etmektedir.

    Yunanistan, Türkiye ve Türk kimliği söz konusu olduğunda “sürdürülebilir” ve “istikrarlı” bir politika izlemektedir. Özellikle Türk azınlık konusunda benimsenen tutum öncelikle azınlık kimliği içerisinde “alt-kimlikleri” ayrıştırarak bir “böl, parçala, yönet” stratejisiyle hareket etmekte bir yandan Türk kimliğini baskılarken diğer yandan Pomak ve Çingene kimliğini yükselterek azınlık içinde çatışkı ve çelişkiler oluşturmaya çalışılmaktadır. Bunun en bariz örneği asırlık Türk derneklerinin kapatılmasıdır.

    Ben bu kongrenin başından bugüne gelene kadar hazırlık ve sonuçlanması için emeği geçen, katkı koyan herkese kurumum ve Batı Trakya Türk Azınlığı adına teşekkürlerimi sunuyorum.

    Türk-Yunan ilişkileri kısa dönemde düzelir mi bilinmez, lakin Türk azınlık için kısa, orta ve uzun vadeli stratejik planlar yapılmak zorundadır, hem de biran  önce aksi takdirde “yarın” çok geç olacaktır."

    Video linki:

    https://www.youtube.com/watch?v=7y6ip0MrRw4

    ©2017 Burasi Batı Trakya. Tüm Hakları Saklıdır.

    Please publish modules in offcanvas position.