BURUK BAYRAM

    BURUK BAYRAM

     

    9.04.2024

    YORUM

    Bugün Bayram, sevinin, mutlu olun çocuklar!

    Evet, bir aylık orucun ardından bir Bayrama daha kavuştuk. Ramazan ayı boyunca toplu iftar geleneğimiz, teravihlerimiz, ramazan davulumuz bu yıl da devam etti. Bu yıl iftarlarımız mevsimsel olarak geçiş dönemine rastladı. Buna rağmen bir çok köyümüz iftar geleneğini fedakarca sürdürdü. Artık belli ki önümüzdeki yıldan itibaren iftarlarımız kapalı alanlarda gerçekleşecek.

    Peki bu Bayramda biz büyükler çocuklar kadar mutlu ve sevinçli miyiz? Tabii ki hayır! Gazze’de yaklaşık 33 bin masum Müslümanın İsrail tarafından katledildiği bir ortamda sevinçli ve mutlu olmak mümkün mü?

    Doğal afetlerde yanan doğanın kapkara manzarası karşısında nasıl mutlu olalım ki?

    Ne yazık ki biz büyüklerin ömrü sorunlar yumağında ipin hep karıştığı, düğümlendiği ve de ucunun hep başkasının elinde olduğu dönemlere rastladı. Böyle bir ortamda nasıl sevinçli ve mutlu olalım ki!

    Batı Trakya’da azınlık olarak bırakılmış, hep ötekileştirilmiş ve adeta üçüncü sınıf muamelesi görmüş insanların mutlu ve sevinçli olması mümkün mü?

    İskeçe Türk Birliği AİHM tarafından haklı bulunmasına rağmen, ülkemiz Yunanistan’ın bu kararı hala yasal bir zemine oturtmaması, tabii ki bizleri ülkemizin demokrasisi ve de insan hakları adına üzmekte, dolayısıyla da seviçli ve mutlu olmamız beklenemez!

    Halkın seçtiği müftüler göreve getirilmezken ve de dini hayatımıza müdahaleler sürerken nasıl mutlu olalım ki!

    Yine Türkçe – Yunanca eğitim verecek anaokulları talebimiz karşılanmazken ve çocuklarımız yabancı bir kültürün içinde yaşamaya mecbur edilip, kendi ortamına yabancılaşırken, bizlerin sevinçli ve mutlu olması beklenebilir mi?

    Sorunlarımız tabii ki sadece bunlar değil. Ancak öyle bir sorun var ki bizlere gelecek için kara bir tablo çiziyor; bunun adı da göç. Son yıllarda ekonomik sorunlarla boğuşan insanlarımız, sattığı ürün geçinmeye yetmediğinden ve de istihdam olanakları olmadığından köylerini terk ederek Avrupa’nın değişik ülkelerinde şanslarını arıyorlar. Bunların çok az bir kısmı geriye dönüyor. Bunun sonucunda da bir çok köy sesizliğe bürünüyor. Bazı camilerimiz sadece cumalarda ve bayramlarda cemaat bulabilirken, mezarlıklarımız ise ne yazık ki ziyaretçisiz kalıyor. Daha önce de yazdığımız gibi bazı köylerde akan derelerin çağlayışından ve kuş seslerinden başka ses duymak mümkün değil; hele hele çocuk sesi ise tam bir hayale bürünmüş durumda.

    Bu kadar olumsuzlukların içinde, belki de bu Bayram gününde hayatımıza buruk sevinç katacak bir olay da var; Dimetoka’daki Çelebi Sultan Mehmet (Beyazıt Camii) Camii. 1420 yılında, Amerikan’ın keşfinden ve de İstanbul’un fethinden önce inşa edilmiş. Avrupa topraklarına girişte ilk ve en büyük Osmanlı eseri. Bu şanssız cami ne yazık ki hep göze battı, adına çeşitli hikayeler yakıştırıldı. Bölgedeki Müslüman Türk nüfus azalınca caminin başına gelmedik kalmadı. 1957 yılında çatısından su alıyor gerekçesiyle kapatıldı ve buğday anbarı olarak kullanıldı. O günden bugüne hiç ibadete açılmadı. Devamlı restorasyon girişimleri oldu. Zaman uzadıkça uzadı, sanki bu cami de diğer Osmanlı eserlerinde olduğu gibi zamanın tahribatına bırakıldı! Ve, 2017 yılında restorasyon sırasında tamamen yandı. Ve, sanki antik bir eser gibi görünmeye başladı! Basında gördüğümüz son fotoğraflarda caminin sadece dört duvarı ve sütünlarının kaldığı görüldü.

    Nihayet iyi bir haber geldi ve caminin 2025 yılında ziyarete açılacağı belirtildi. Bu haberin Müslüman Türklerin en kutsal ayı olan Ramazan’da yayımlanması çok manidar olarak algılandı. Ancak, bizler bu caminin ibadete açılmasını beklerken, ne yazık ki sadece bir müze gibi ziyarete açılacak. Biz Müslüman Türkler, Osmanlı yadigârı bu eseri belki de ücret ödeyip görebileceğiz! Çok üzücü değil mi? Böylece, caminin restore edilip en azından yıkılmatan kurtarılmasına sevinmekle yetineceğiz. Ancak ibadete açılmaması ise bizler için buruk bir sevinç!

    Ülkemiz Yunanistan, ne yazık ki 604 yıl önce inşa edilmiş bu kadar önemli bir Osmanlı eserini, bu güne kadar restore edememiş ya da etmek istememiştir! En azından caminin ziyarete de olsa açılması, bölgedeki Osmanlı varlığının bir simgesi olarak ayakta kalmaya devam edecek. Belki de bu eser bölgedeki turizm hareketlerini biraz olsun hızlandıracaktır.

    Her şeye rağmen, gelecekte mutlu ve sevinçli günlerde yaşamak dileğiyle Ramazan Bayramınız kutlu olsun.

    ©2017 Burasi Batı Trakya. Tüm Hakları Saklıdır.

    Please publish modules in offcanvas position.